LiveZilla Live Help
LiveZilla Live Help

Blog posts of '2014' 'Aralık'

ÖRTMENİMİN NOTLARI-7 YARATICI ÇOCUKLAR YETİŞTİRİN - 27 Aralık 2014 Cumartesi
 

Şimdi size kalkıp gökyüzünde ne görüyorsunuz desem, bana nelerden bahsedersiniz? Bulut, güneş, anten, uçak… Ben bu soruyu velilerime sorduğumda gelen cevaplar bunlardan ibaretti. Çocuklarımdan gelen cevapları merak ediyorsunuz sanırım… Onlar bambaşka bir dünyaya sahip. Gökyüzünde gördükleri şeyleri şöyle anlatıyorlar… Gökyüzünde gökkuşağı olur pırıl pırıl, çevresinde kuşlar vardır, astronotlar da gökyüzünde çalışır. Merkür vardır dedi bir tanesi. Yıldızlar vardır geceleri dediğinde biri, arkadaşı hemen müdahale etti yıldızlar hep vardır ama sadece geceleri görünür. Arkadaşının verdiği cevaptan memnun  “Ben yıldızları çok severim zaten” dedi… “Ama uçurtmama takılmasınlar?”

Öyle güzel bir dünya kuruyor ki zihinleri, yavaş yavaş yitireceklerini düşünmek üzüyor beni… 4 yaşında bir çocuk günde ortalama 400 soru sorar. Düşündünüz şimdi değil mi ben kaç soru soruyorum diyeJ  İnsan büyüyünce her şeyi öğreniyor mu yoksa merakı mı bitiyor?  Çocukken yarattığınız dünya güzel değil miydi?

Günümüz çocukları hem şanslılar hem dezavantajlı bence. Elde edebilecekleri çok şey var, bizden çok daha fazla şey görüyor, öğreniyorlar. Ancak bizden çok daha fazla ketleyici şeye maruz kalıyorlar. Başta da teknoloji yapıyor bu ketlemeyi onlara. Bilgisayar oyunları, televizyon programları bunlar çocuğa var olan bir hayali sunuyor. Çocuk tek parmağıyla bütün oyuna hakim olabiliyor. Anasınıfına geldiğinde de yine aynı güce sahip olmak istiyor. Tek bir hareketiyle oyunu yönlendirsin. İstemediği bir şey olduğunda baştan başlatsın. Ancak sosyal hayatı bu şekilde yönlendirmenin mümkün olmadığını anladığında ya okuldan soğuyor ya arkadaş edinemeyen hırçın bir çocuk oluyor. Ayrıca çok basit bir deneme yöntemi önermek isterim sizlere… Günde beş saat televizyon izleyen ve günde bir saat televizyon izleyen 5 yaş çocuklar üzerinde bir deney yapıldı geçen sene. İkisine de aynı konu verildi ve çizdikleri resimler karşılaştırıldı. Günde 5 saat televizyon izleyen çocukların resimlerinin oldukça sade ve ayrıntısız olduğu gözlenirken, günde bir saatten fazla televizyon izlemeyen çocukların resimlerinin canlı renklerde, ince ayrıntılarına kadar düşünülmüş ve sadece olanı değil hayal gücünün de kullanıldığı resimler olduğu görülmüş.

Hayal gücü kuvvetli çocuklar yaratıcı, çözüm odaklı olarak yetişirler. Peki onlarda zaten var olan bu gücü geliştirmek için bizler neler yapabiliriz? Öncelikle onlar için doğru oyuncaklar seçmeliyiz. Renkli boyalar, yap-bozlar yaşına uygun eğitici ve yaratıcı oyunlar da, bu oyunların başında gelmeli bence. Bilgisayar oyunları olabildiğince sınırlandırılmalıdır. Kendi yaşıtlarıyla oynamakta onlar için oldukça geliştiricidir.

Bunların dışında beraber hikaye okumanızı ya da beraber hikaye yaratmanızı önerebilirim. Hikayenin belli yerlerinde kesip çocuğunuzun devam etmesine izin verebilirsiniz mesela. Belli kısımlarda müdahalede bulunmanız iyi olabilir. Ancak hayal gücünü çok ketlemeden yapmaya çalışmalısınız bunu. Ya da bildiğiniz bir hikayenin sonunu değiştirmeyi teklif edebilirsiniz. Her ikiniz için de eğlenceli olacağına eminim.

Her zaman hatırlattığım gibi onların birinci örnekleri sizlersiniz. Bu yüzden yaratıcı sorular sormayı veya size sorulan sorularda yaratıcı cevaplar vermeye çalışmayı ihmal etmeyiniz. Bir süre sonra çocuğunuzun da ne kadar yaratıcı sorularla size geldiğini göreceksiniz.

Son olarak evde kullanmadığınız kavanoz, kumaş, ,ip, kutu gibi artık materyallerden ihtiyacınız olan bir şey yaratabilirsiniz beraber. Ya da bütün malzemelerinizi önünüze alarak “Sence bunlardan ne yapabiliriz?” şeklinde bir oyun oynayabilirsiniz. Başlarda büyük şaheserler yaratamasanız da birlikte kaliteli bir zaman geçireceğinizden hiç şüphem yok...

 

Bundan böyle çocuklarınızın gelişim sürecinde yaşadığınız sorunlara çıkış yolu aradığınızda, bana info@animagift.com adresinden ya da blog yazılarımızın yorum kısmından ulaşabilirsiniz. 

 

 

                                                                       Mutlu bir hafta geçirmenizi dilerim

Yorumlar (4)
Bookmark and Share
ÖRTMENİMİN NOTLARI-6 KENDİM YAPABİLİRİM - 16 Aralık 2014 Salı

Çocuğunuzdan iki buçuk yaşlarında en çok duyacağnız cümlelerden biridir belkide.   Kreşte 2-3yaş sınıfında sıkça duyduğum şeydi. “Ayakkabımın kendim giyebilirim.  Yemeğimi kendim yiyeceğim. Kitabı kendim açabilirim. Ben artık büyüğüm.” Ve aslında minik meleğiniz artık büyüyor ve haklı. Evet artık birçok işini kendisi yapabilir.

Çocuğunuz doğumundan itibaren sürekli bir gelişim içerisindedir. Yaklaşık bir yaşından itibaren ise artık kendinin de bir birey olduğunu farkeder. Bu farkındalığı ilk nasıl göründüğünü anlamaya çalışmasıyla başlar. Daha sonra kendi görüntüsünü kavrayan çocuk yavaş yavaş “Neler yapabilirim?” sorusuna yönelir. 1-3 yaş döenmi çocuğunuzun keşif dönemidir diyebiliriz aslında. Hem kendisini hem de çevresini keşfetmek isteyecektir. Yerinde duramamasının en büyük sebebi de budur zaten.

Çocuğunuz bu dönemde sizin davranışlarınız doğrultusunda ya artık anneden yavaşça uzaklaşarak kendi ayakları üzerinde durmak isteyecek ya da anneye daha bağımlı bir hale gelerek kendi özgüvenini zedeleyecektir. Özgüveni zedelenmiş çocuklar, her ortamda ailenin desteğini bekleyen, okulda arkadaş ilişkileri kurmakta zorlanan, yeni şeyler denemekten kaçınan, utangaç, duygu ve düşüncelerini ifade edemeyen ya da bunu şiddet ile ifade etmeye çalışan, kendisine yönelik konularda daha çok karamsar bireyler olarak yetişeceklerdir.

Peki çocuğunuzun özgüvenli bir birey olarak büyüyebilmesi için anne-babalar neler yapabilirler?

  • Benim  için en öenmlisi koşulsuz sevgidir. Çocuğunuz onun başarılarında ve başarısızlıklarında sizin sevginizde bir değişme olmayacağından emin olmalıdır. Bunun içinde “Uslu durmazsan seni sevmem. Yemeğini bitirmezsen seni sevmicem.” Gibi cümleler kurmaktan kaçının. Bunları “Yemeğini bitirirsen daha güçlü olabilirsin.” Gibi olumlu cümlelerle değiştirin.
  • Ona karşı destekleyici olun. Yapmak istediği şeyler konusunda ona fırsat verin. Örneğin kendisi yemek yemek istiyorsa denemesine izin verin döke saça yiyorsa da bırakın kaşık tutmayı öğrensin. Ve ya ayakkabılarını bağlayamıyor olsa da ayakkabılarını ayağına geçirebilir. Ona biraz süre tanıyabilirsiniz bu konuda. Ayağına ayakkabısını geçirdiğinde ise “Aferim benim kızıma/oğluma bak artık o giyebiliyor ayakkabısınıJ” diyerek büyüdüğünü vurgulayabilir ve geri kalan bağlama işlemini siz yapabilirsiniz. Bu şekilde onu zedelemeden özgüvenini desteklemiş olacaksınız.
  • Ancak yaptığı her şeyi onaylamayın. Yanlış yapabilme özgürlüğü olduğunu da bilmeli çocuk. Hata yaptığında bütün kişiliğine yönelik değil hatasına yönelik uyarılarda bulunun. Mesela tabağını masaya taşımak istedi ancak çok kötü tuttu ve tabağı düşürdü. “Önemli değil, bir yerine gelmedi değil mi? Bazen ben de düşürebiliyorum ama tabağı (göstererek) bir dahakine bu şekilde tutarsan düşürmezsin.” Şeklinde uyarılarınız olmalıdır.
  • Çocuğunuza belli bir çember çizin. Yani evinizin değişmez bazı kuralları olsun. Bunlar çemberi oluştursun. Ancak çemberin içinde ona rahat hareket edebileceği bir ortam yaratın. Bu çizgilere geldiğinde kurallarınızı onunla tekrar etmekten kaçınmayın. Ve kendisinin doğru davranacağına güvendiğinizi hissettirin. Mesela parka gittiğinizde ona kaydırağın çevresinde oynayabileceğini ama parkın dışına tek başına çıkmaması gerektiğini sebepleriyle birlikte açıklayın. Gün içerisinde parkın sınırını her geçtiğinde yanına gidip kuralınızı hatırlatın ve sana güveniyorum demeyi ihmal etmeyin.”
  • Kıyaslamalardan kaçının. Her çocuğun özel yetenekleri olduğunu, her çocuğun farklı olduğunu unutmayın. Kardeşler arasında bile... “Neden abin gibi uslu değilsin?” çocuğunuzun başarısızlıklarını vurgulayacak utanç duygusu gibi olumsuz duyguların gelişmesine neden olacaktır.
  • Yapabileceği yaşına uygun sorumluluklar verin. Çünkü, çocuklara kendi başlarına bir şeyler yapmaları için imkân vermek gerekir. Bunu yapmak için çocuk ilk olarak yönlendirilir, nasıl yapacağı öğretilir, başaramadıkları yerde bunun açıklaması yapılır ve yavaş yavaş yardım azalır. Mesela masaya bardakları götürüp yerleştirmek onun görevi olabilir. Bu şekilde hem siz onunla ortak bir iş yaparak onunla geçirdiğiniz zamanı arttırmış olacaksınız. Hem kendisini aile içinde sorumlulukları olan bir birey olarak görecektir. Bu da kendine güvenini arttıracaktır. Önce nasıl bardakları taıması gerektiğini ve nasıl yerleştireceğini gösterebilirsiniz. Daha sonra kendinin denemesine fırsat vermeli gerekli noktalarda uyarmalısınız. “Her seferinde sadece tek bardak taşırsan daha güvenli olur.” Gibi... Masa hazır olduğunda onu pekiştirmeyi unutmayın. Bardaklara bakıp gülümsemeniz bile yetecektir.
  • Son olarak davranışlarınızla örnek olduğunuzu her konuda unutmayın. Sizler her hangi bir duruma nasıl tepki veriyorsanız onlarda söylediklerinizi değil yaptığınız şeyleri dikkate alacaktır. Her konuda olduğu gibi bu konuda da onun modeli olacaksınız

 

Bundan böyle çocuklarınızın gelişim sürecinde yaşadığınız sorunlara çıkış yolu aradığınızda, bana info@animagift.com adresinden ya da blog yazılarımızın yorum kısmından ulaşabilirsiniz. 

 

Keyifli haftalar dilerim...

 

Yorumlar (1)
Bookmark and Share
Dilerseniz Satın aldığınız Filmlerin Son halini Animagift Ofis'te misafirimiz olup, seyredebilirsiniz.
"www.animagift.com' da yayınlanan tüm hikayelerin kullanım hakkı saklıdır. İzinsiz kullanılamaz."

En Son Görüntülenenler | Ürün Karşılaştırma | Site Haritası | Kargo & İade | Gizlilik Bildirisi | Kullanım Şartları